6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Millî Eğitim Bakanlığının ilk günden itibaren sahada olduğunu ve birinci amacın vatandaşa yardım etmek olduğunu belirten Bakan Mahmut Özer, "Gönüllü öğretmenlerimiz sahaya gitti. Vatandaşlarımızın yemek ihtiyaçlarıyla ilgili, sıcak yemek ihtiyaçlarıyla ilgili, ekmek ihtiyaçlarıyla ilgili çok önemli destekler sağladık. Öyle bir üretim kapasitesine ulaştık ki günlük iki milyon sıcak yemek verebilme durumuna geldik. 1 nokta 8 milyon ekmek üretebilir duruma geldik. Diğer taraftan deprem bölgesindeki 465 bin vatandaşımız bizim okullarımızda, öğretmenevlerimizde, uygulama otellerimizde kaldı." dedi.
Deprem bölgesindeki en sağlam binaların okullar olduğunun ortaya çıktığını vurgulayan Bakan Özer, sadece depremin yaşandığı bölgede değil tüm Türkiye'de depreme karşı güvenli okullar oluşturabilmek için güçlendirme çalışmalarına öncelik verdiklerini belirtti.
Yaklaşık 4 bin 563 öğretmenden oluşan MEB AKUB ekibinin ilk günden itibaren sahaya indiğini anlatan Özer, "Öğretmenlerimiz psikososyal destek çadırlarında, ilkokullarda, ortaokul çadırlarında, konteynerlerde fedakâr bir şekilde çalıştılar. Şu anda da hâlâ orada gönüllü öğretmenlerimiz çalışmalarına devam ediyor." ifadelerini kullandı.
Okulların toplumsal eşitsizliklerin minimize edildiği yerler olduğunun altını çizen Özer, bu nedenle salgın döneminde de okulları açık tutmak için kararlılık gösterdiklerini aktardı.
"Eğitimi normalleştiremeden Türkiye'yi normalleştirebilmeniz mümkün değil." diyen Özer, "Her yerde ve her şartta eğitime devam" anlayışıyla hareket ettiklerini söyledi. Bu motivasyonla 24 Nisan itibarıyla tüm Türkiye'de eğitim öğretimin normalleştiğini dile getiren Özer şunları söyledi: " ... Ve bu normalleşme o illerden diğer illere giden, kayıtlarını aldıran öğrencilerin de geriye dönüşünü sağladı. Bugün itibarıyla diğer illere giden öğrencilerden 63 bin 479'u geri illere nakillerini aldırmışlar. En fazla geri dönüş yapılan il, Kahramanmaraş. Depremin merkezi. 20 bin 266 öğrenci. İkinci sırada Hatay var. 11 bin 553 öğrenci. Üçüncü sırada Gaziantep var 8 bin 278, dördüncü sırada Malatya var, 8 bin 167. Bu şekilde devam ediyor. Adıyaman 7 bin 961. Yani siz -pandemi olabilir, afet olabilir- eğer okulları normalleştirmezseniz bölgeyi normalleştiremezsiniz."
Özer, deprem sonrasında fedakârca çalışarak vatandaşların sorunları için çözüm üreten, yemek pişiren, ekmek üreten, meslek liselerinde olgunlaşma enstitülerinde, halk eğitimi merkezlerinde ihtiyaç duyulan tüm ürünleri üreten tüm fedakâr öğretmenlere ve idari personele teşekkür ettiğini kaydetti.
28 Şubat süreci sonrasında mesleki eğitim alanının problemli bir hâle geldiğini anlatan Bakan Özer, milyonlarca öğrencinin mağdur olduğunu söyledi. Mesleki eğitim alanında eğitim veren okul ve kurumlarla iş gücü piyasasını bir araya getirdiklerini kaydeden Özer, bu sayede meslek liselerinin akademik olarak başarılı öğrencilerin tercihi hâline geldiğini söyledi. Bunun çok önemli bir kırılma noktası olduğunu, diğer taraftan mesleki eğitim merkezleri alanında 2021 yılı sonunda yapılan yasal değişikliğin de önemli katkılar sağladığını anlatan Özer, "O gün itibarıyla 159 bin çırak ve kalfa vardı Türkiye'de. Bugün 1 milyon 400 bin çırak, kalfa var. Tüm OSB'lerde yani sektörün kümelendiği yerlerde mesleki eğitim merkezleri kurduk." dedi.
Eğitimin tüm kademelerinde okullaşma oranının yüzde 99'un üzerine çıktığının altını çizen Özer, "Okul öncesi 5 yaşta yüzde 99,86 oranına, ilkokulda yüzde 99,54 oranına, ortaokulda yüzde 99,17 oranına ulaşıldı." bilgilerini paylaştı.
4 milyar kitap, ücretsiz olarak öğrencilere ulaştırıldı
Fiziki imkânlar artırılırken sosyal politikalara da önem verildiğine değinen Özer, şu ana kadar 4 milyar kitabın ücretsiz olarak öğrencilere ulaştırıldığını anlattı. Özer, "Bu sene ilk defa biz yardımcı kaynak problemlerini de çözdük. 190 milyon yardımcı kaynağa ulaştırdık. Diğer taraftan taşımalı eğitim, ücretsiz yemek... 6 Şubat tarihi itibarıyla okul öncesindeki tüm öğrencilerimize ücretsiz şekilde yemek veriyoruz. Burslar, çocuğunu eğitime kaydettirme koşuluyla şartlı eğitim yardımları... Bunlar hepsi aslında ana odağında fırsat eşitliği olan ve özellikle garip gurebanın diğer varlıklı kesimlerin sahip olduğu imkânlardan yoksun olmaması için yapılan teşviktir." diye konuştu.
Köy yaşam merkezleri projesine dair de bilgi paylaşan Özer, "Artık köylerde sadece çocukların değil, yetişkinlerin de onların ebeveynlerinin de eğitimi aldığı bir kuruma dönüştürdük. 2 bin 671 köy okulunu açtık ve 2023 yılının sonuna kadar tüm köy okullarını açacağız." ifadelerini kullandı.
LGS'nin kaldırılmasına ilişkin bazı iddialar olduğu yönündeki soruya da yanıt veren Bakan Özer, sekizinci sınıf öğrencilerinin yüzde 90'ının sınavsız bir şekilde liselere yerleştiğini, yüzde 10'luk bir kesimin sınavla okullara yerleştiğini anlattı. Özer, "Sınava girmeden yerleşenlerin yüzde 94'ü ilk üç tercihine yerleşiyor. Yüzde 55'i birinci tercihine yerleşiyor. Yani LGS sınavına girmeden birinci tercihine yerleşen öğrencilerin oranı yüzde 55. Şimdi 'LGS'yi kaldıracağım.' dediğiniz zaman şunu demeniz lazım: 'Bunun yerine şöyle bir sistem inşa edeceğim.' Yani gerçekten vatandaşın adalet duygusunu zedelemeyecek nasıl bir sınav sistemi olacak?" diye konuştu.
Yabancı dil eğitim platformu Diyalekt'e ilişkin de bilgi paylaşan Özer, "Yabancı dil öğrenmeyle ilgili bir platform oluşturduk. 'Diyalekt', yabancı dilin öğrenilmesine çok destek olan platform ve Türkiye'deki mevcut dijital platformların en kalitelisi." ifadelerini kullandı.