Bakan Özer, Kahramanmaraş Afet Koordinasyon Merkezi'nde düzenlenen toplantı sonrasında yaptığı açıklamada Kahramanmaraş'ta eğitim ve öğretimin normalleştirilmesiyle ilgili kapsamlı bir değerlendirme yaptıklarını belirterek 6 Şubat'tan itibaren eğitim öğretimi normalleştirmek için Milli Eğitim Bakanlığı olarak azami gayret sarf ettiklerini söyledi.
Özer, şöyle devam etti: "20 Şubat'a kadar verilen aradan sonra hızlı bir şekilde on ildeki eğitim öğretimi normalleştirme adına üç ayrı koldan ilerleyen bir yaklaşım sergiledik. 1 Mart itibarıyla Kilis, Diyarbakır ve Şanlıurfa'da eğitim öğretime başlattık. 13 Mart itibarıyla Osmaniye, Gaziantep ve Adana'da eğitim öğretimi başlattık. 27 Mart'ta da dört ilimizde yani Kahramanmaraş Kahramanmaraş Adıyaman, Malatya ve Hatay'da artık merkez ve ilçelerin tamamında değil ilçe bazlı bir şekilde ilerlemek üzere yol aldık. Bu kapsamda Malatya'da sekiz ilçeyi, Hatay'da yedi ilçeyi, Kahramanmaraş'ta iki ilçeyi ve Adıyaman'da da beş ilçeyi 27 Mart itibarıyla eğitim öğretime başlattık. Böylece yaklaşık 17 buçuk milyon öğrencimizi normal bir şekilde yüz yüze eğitime devam edebilmesiyle ilgili imkanı geliştirmiş olduk."
Bundan sonraki süreçlerin valilere bırakıldığını hatırlatan Özer, "Valilerimiz sağlam bina temelli bir şekilde projeksiyon yaparak ama sadece okulun sağlam olması yeterli olmayıp o ilçenin de hayatın akışının normal olup olmadığına bakarak valilerimizin diğer kapalı olan ilçelerde eğitim süreçlerini başlatmasıyla ilgili yetkiyi ve koordinasyon görevini valilerimizle bırakmıştık. Bu kapsamda bugün Malatya'da 27 Mart tarihi itibarıyla başlayan sekiz ilçedeki eğitim öğretime bugün itibariyle beş ilçe dahil edildi. Dolayısıyla Malatya'daki tüm ilçelerde artık eğitim öğretim başlamış oldu. Ama sadece bu beş ilçede 156 okulda eğitim öğretim başladı. Hatay'da yedi ilçede eğitim öğretim başlamıştı. Bugün itibarıyla İskenderun'da bu kapsama dahil edildi. Kahramanmaraş'ta da bugünkü değerlendirmelerde öne çıkan inşallah önümüzdeki hafta itibarıyla Afşin, Nurhak ve Çağlayancerit'te de eğitim öğretimin başlaması yönünde çalışmaları inşallah ağırlık vereceğiz. Tabii amacımız bölgedeki eğitim öğretimi normalleştirerek hayatın normalleştirilmesini hızlandırmak. Çünkü Kovid-19 salgınında da gördük ki eğer biz eğitim öğretimi normalleştirirsek hayat olağan akışı çok daha hızlı bir şekilde normalleşiyor. Gerçekten bölgedeki velilerimiz, ailelerimiz, öğretmen ve çocuklarımızla bir an evvel eğitim öğretimin yüz yüze bir şekilde okullarda devam etmesiyle ilgili her gezdiğimiz çadırda, her konteynerde bize iletiyorlar. Biz de hem ilgili bakanlarımız hem valilerimizle birlikte bu süreçleri hızlı bir şekilde yönetmek için azami çaba sarf ediyoruz. Açık olmayan ilçelerde de kurduğumuz çadırlarda, konteynırlarda, prefabrik okullarda eğitim öğretimi mümkün olduğu kadar tüm öğrencileri kapsayacak şekilde devam ettirmek için çaba sarf ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Burada en kritik noktalardan bir tanesinin LGS ve YKS'ye girecek öğrenciler olduğunu ifade eden Bakan Özer, "En fazla tedirginlik yaşayan öğrencilerimiz onlar. Onlarla ilgili çok önemli kolaylaştırıcı kararları daha önceden kamuoyuyla paylaşmıştık. Hem ikinci dönem konularının sınav kapsamının dışına çıkartılması hem de devam şartının aranmamasıyla ilgili... Ama bu dönemde, 6 Şubat tarihinden itibaren şu ana kadar özellikle 8 ve 12. sınıf öğrencilerimizi hızla bu sınavlara hazırlama kurslarına katabilmek için Bakanlığımızın en önemli enstrümanı olan destekleme ve yetiştirme kurslarını hızlı bir şekilde aktif hale getirdik." diye konuştu.
"Hem kapasiteyi her geçen gün arttırmaya çalışıyoruz hem de vermiş olduğumuz eğitimin niteliğini arttırmaya çalışıyoruz ki öğrencilerimiz hem LGS hem YKS sınavına bu depremin travmasını hızlı bir şekilde atlatarak öğretmenleriyle buluşup hızlı bir şekilde hazırlansınlar" diyen Özer, şu ana kadar bölgede 2 bin 546'sı LGS, 659'u YKS olmak üzere 3 bin 205 noktada öğrencilerin LGS ve YKS'ye hazırlanması için kurs eğitim desteği sağladıklarını, bu destekten 103 bin 956'sı LGS, 25 bin 696'sı da YKS sınavlarına hazırlanan öğrenciler olmak üzere 129 bin 652 öğrencinin yararlandığını bildirdi.
Bölgede yakın zamanda açacağımız çok kapsamlı eğitim kampüsleri olacak
Özer şöyle devam etti: "Yine bölgede yakın zamanda açacağımız çok kapsamlı eğitim kampüsleri olacak. Mesela Hatay'da, Kırıkhan'da, İskenderun'da yaklaşık 4 bin öğretmen ve öğrencinin kalabileceği bir YKS, YGS eğitim kampüsü devreye girecek. Yine aynı şekilde Kahramanmaraş ilimizde de. Yani sadece bir çadır mekanında değil; ayrı bir felsefe okulu gibi, matematik yaz okulları gibi, konaklamanın, eğitim alanlarının, revirin, yemekhanenin olduğu böyle tam teşekküllü bir eğitim kampüsü olacak şekilde. Öğrencilerimizi LGS ve YKS'ye hazırlamada her türlü destek verecek tesisleri, yenilerini kazandırmak için çaba sarf ediyoruz. Yine bu hafta itibariyle İskenderun'da, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızla birlikte İstanbul'dan gelen bir gemide LGS ve YKS'yle ilgili ilk kez gemide öğrencilerimize hazırlanma desteği sağlıyoruz. Yani Milli Eğitim Bakanlığı 6 Şubat tarihinden itibaren şartların olgunlaşmasını beklemeden her yerde ve her şartta eğitime devam mottosuyla adımlarını attı. Gerekirse çadırda, gerekirse konteynerde, gerekirse prefabrik okulda ve gerekirse şartlar olgunlaştığında sağlam binalarda eğitim öğretimi başlatıp öğrencilerimizin hızlı bir şekilde öğretmenleriyle buluşmasıyla ilgili her türlü önlemi aldı. Şu anda şartlar çok daha olgunlaştı. İnşallah bundan sonra çok daha hızlı bir şekilde süreçler yönetilecektir."
Bölgede iyileştirmeler yapıldıkça sonuçlarının yaşanmaya başladığına işaret eden Bakan Özer, depremin ilk günlerinde 10 ilden başka illere giden öğrencilerin konuşulduğunu, ancak şimdi okullar açıldıkça, eğitim normalleştikçe nakillerin tersine döndüğünü, yani 10 ile öğrenci dönüşlerinin başladığını söyledi. Özer, "Bugün itibariyle bu kapsamda daha önceden naklini 71 ile aldıran 22 bin 145 öğrencimiz nakillerini tekrar bölgeye aldırdılar. Aslında bu gerçekten umut verici. Biz buradaki eğitim öğretimle ilgili koşulları ne kadar hızlı bir şekilde iyileştirebilirsek, o ailelerimiz de bölgeye artık geri dönüşleri hızlandıracaklar." dedi.
Okulun sadece dört duvardan oluşmadığını, okulu destekleyen çok sayıda sektörün olduğuna vurgu yapan Özer, okullar açıldığında tüm ekonomik sektörler hızlı bir şekilde hareketlendiği için bütünleşik bir şekilde süreçlerin iyileşebilme imkanına sahip olduğunu kaydetti. Özer, "Onun için Bakanlık olarak valilerimizle el ele vererek, hızlı bir şekilde inşallah Nisan ayının sonuna kadar eğitim öğretime başlamamış hiçbir ilçeyi bırakmama hedefini gerçekleştireceğiz. Tabii bahsettiğim gibi sadece resmi olarak okulların açılması değil derdimiz. Açılmasa bile çocuklarımızın çadırlarda konteynerlerde zaten eğitim öğretime devam edebilmeleriyle ilgili her türlü desteği sağlıyoruz." ifadelerini kullandı.
Çocukların TRT EBA içeriklerini takip edebilmeleri için 16 bin 560 konteynere televizyon kuruldu
Vatandaşların artık konteynerlere geçiş yaptığını kaydeden Özer, Bakanlığın aldığı en önemli inisiyatiflerden birinin de konteynere televizyon kurulumu olduğunu dile getirdi. Bakan Özer, "Her konteynere Millî Eğitim Bakanlığı Olarak televizyon kuruyoruz. Amacımız hem o konteynerin bir aile ortamı olarak şenlenmesi ama aynı zamanda çocukların okullara gittikten sonra konteynere döndüklerinde TRT EBA'da ilgili dersleri tekrarlamaları, öğrenme kayıplarıyla ilgili destekleyici mekanizmaları ev ortamında da sürdürebilmeleri... Bu kapsamda şu ana kadar 16 bin 560 konteynere televizyon kurduk. Yeni konteynerler kuruldukça, hizmete alındıkça inşallah bu sayı her geçen gün daha fazla artacak." diye konuştu.
Deprem bölgesinde açılan 9 bin 435 halk eğitimi kursuna 130 bin 96 vatandaş katıldı
Bölgedeki yetişkin vatandaşların psikolojik sağlamlıklarını desteklemek için halk eğitimi kurslarının da devam ettiğini kaydeden Özer, son haftalarda bu alandaki çalışmaların arttığını ifade etti. "Şu ana kadar açmış olduğumuz 9 bin 435 kursa 130 bin 96 vatandaşımız katıldı." diyen Özer, amaçlarının bir taraftan vatandaşların usta öğreticilerin aktif desteğiyle istedikleri her yetkinliği kazanmalarına imkân vermek bir taraftan da onlara sosyalleşme ortamı sağlamak olduğunu belirtti.
Kahramanmaraş'ta deprem sonrasındaki süreçte gece gündüz vatandaşla beraber olarak süreçleri başarılı bir şekilde yürüten valilere, il ve ilçe millî eğitim müdürlerine teşekkür ettiğini belirten Özer, şunları söyledi: "Teşekkürün en büyüğü 6 Şubat tarihinden itibaren sahada olan, yemek pişirmeyse yemek pişirme, ekmek üretimiyse ekmek üretimi, malzemelerin tasnifi gerekiyorsa, malzemelerin tasnifi, çadırların organizasyonu gibi vatandaşı ilgilendiren her alanda fedakârca çalışan tüm öğretmenlerimize. Onlar bu sürecin kahramanları... Yaklaşık 40 bine yakın gönüllü öğretmenimiz sahada aktif olarak çalışıyor. Ve gerçekten o gönüllü öğretmenlerimiz diğer illere geri dönmek istemiyorlar. O kadar buradaki süreçlerle hemhal olmuşlar ki ... Vatandaşın derdiyle uğraşmaktan büyük bir mutluluk duyarak süreçleri yönetiyorlar. Kendilerine Bakanlık olarak minnettarız. Öğretmenlerimizle gurur duyuyoruz. İdari personelimizle gurur duyuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde devletin tüm imkânları sahada, devlet, millet el ele vererek inşallah bu süreçleri de hızlı bir şekilde atlatacağız."
Koordinasyon toplantısına, Kahramanmaraş Valisi Ömer Faruk Coşkun, Samsun Valisi Zülkif Dağlı, Temel Eğitim Genel Müdürü Tuncay Morkoç, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Mustafa Gelen, Personel Genel Müdürü Fehmi Rasim Çelik, Yükseköğretim ve Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürü Murat Süt ve Kahramanmaraş İl Milli Eğitim Müdürü Yusuf Kahraman ile ilçe millî eğitim müdürleri katıldı.