Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Mogan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Uygulama Otelinde düzenlenen ve yeni açılımların, dünyaya örnek olabilecek mekanizmaların nasıl üretilebileceğinin değerlendirildiği Mesleki ve Teknik Eğitim Değerlendirme Toplantısı'ndaki konuşmasında mesleki eğitimdeki paradigma değişiminin dünyada bu alanda oluşan eğilimlerin farklı bir mekanizmayla Türkiye'ye taşınması olduğunu ifade etti, eğitimde iş gücü piyasasının dinamiklerine ağırlık verildiğini kaydetti.
Özer, geçtiğimiz aylarda "Eğitimin Dönüştürülmesi Ön Zirvesi"ne katılmak üzere gittiği Paris'te Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) Genel Sekreteri Mathias Cormann ile bir araya geldiğini hatırlatarak Cormann'ın Türkiye'nin eğitim alanında son yirmi yılda önemli ilerlemeler kaydettiğini, bunun bölgedeki diğer ülkelere ilham olması gerektiğini söylediğini belirtti.
Türkiye'nin eğitim alanındaki başarısının Paris'ten görüldüğünü ama ülke içinde bazı kesimlerce görülemediğini ifade eden Özer, OECD Genel Sekreteri'nin Türkiye'nin deneyimini tüm üye ülkelere aktarmak için öneride bulunduğunu kaydetti. Özer, sözlerini şöyle sürdürdü: "OECD Genel Sekreteri dedi ki bunu tüm OECD ülkelerine anlatalım. OECD ülkelerinin farklı güzel örnekler var. Muhtemelen ekim ya da kasım ayı içinde, şu anda süreç devam ediyor. İstanbul'da tüm OECD ülkelerinin katılımıyla bir mesleki eğitim zirvesi olacak ev sahipliğimizde. İnşallah, o zirvede de hep birlikte olacağız. İşte bugünkü değerlendirme toplantısı, aslında onun ön hazırlığı. Hem mevcut yapılanların kayda geçirilmesi hem de nasıl yeni açılımlarla o zirvede diğer ülkelere neler yapabilecekleriyle ilgili yol gösterme, rehberlik yapma anlamında da önemli bir değerlendirme toplantısı olacaktır. Türkiye, birilerin akıl verdiği ülkeden deneyimlerini, kazanımlarını diğer OECD ülkelerine anlatan ülke konumuna gelmiştir. Bu gerçekten kıvanç duyulacak bir başarı hikâyesidir."
Samimi bir şekilde soruna odaklanılırsa çok kısa sürede nerelere gelinebileceğinin en güzel ve somut örneğini mesleki eğitimde yaşananların oluşturduğunun altını çizen Özer, "Bu hikâyenin bir parçası olan, değer katan siz değerli çalışma arkadaşlarımı en içten şükranlarımı sunuyorum. İnşallah, sizlerle birlikte yepyeni hikâyeler yazacağız meslek eğitimde çünkü bunun bu güzel ülke için ne kadar kritik olduğunu biliyoruz. Tüm dâhili ve harici bedbahtlara rağmen, dün eğitim sisteminde sorunları açanların bugün kenara çekilip akıl vermelerine ihtiyacımız falan bizim yok. Biz bu ülkeyi biliyoruz. Biz devletimiz, milletimiz için aşkla çalıştık, aşkla çalışıyoruz, aşkla da çalışmaya devam edeceğiz." dedi.
Türkiye'nin mesleki eğitimde önemli başarılara imza attığını, artık bu deneyimi gönül coğrafyasındaki ülkelere de açtıklarını belirten Özer bu doğrultuda yedi uluslararası mesleki ve teknik Anadolu lisesi kurulduğunu belirtti.
Bakan Özer, mesleki eğitimde bu önemli başarılara giden süreci de paylaştı. 2012 yılına kadar tüm çabalara rağmen özel sektörün Türkiye'nin meslek eğitimindeki payının yüzde 0.79 olduğunu, mesleki eğitimde güçlü olan ülkelerde ise bu oranın en az yüzde 50'ye karşılık geldiğini anlatan Özer, şunları kaydetti: "Özel sektör mesleki eğitimin tüm süreçlerine dâhil edildi. Müfredatı birlikte güncelleyelim, öğrencilerin işletmedeki beceri eğitimlerini birlikte planlayalım, öğretmenlerin işbaşı ve mesleki gelişim eğitimlerini birlikte düzenleyelim ama kritik olan şey, mesleki eğitimdeki arz ve talep dengesini rasyonel bir zemine oturtalım ve istihdamı önceliklendirelim ve bu atmış olduğumuz adım, çok kısa sürede meyvelerini vermeye başladı."
Üretim kapasitesi sürekli arttı
Mesleki eğitimdeki bu dönüşümle birlikte öğrencilerin mesleki eğitime yönelimlerinin sürekli artmaya başladığını belirten Özer, döner sermaye kapsamında yapılan üretimlere ilişkin de bilgi verdi.
Zaman zaman kamuoyunda Bakanlık okullarının fabrika ya da üretim yeri olup olmadığına ilişkin tartışmalar olduğunu kaydeden Özer, Bakanlığın üretimle ilgili derdi olmadığını, asıl derdin eğitim olduğunu söyledi. Bakan Özer, "Modern eğitim yaklaşımlarında aslolan, üretim yaparak öğrenmedir. Kalıcı olan öğrenme budur. Onun için biz mesleki eğitim vermiş olduğumuz tüm alanlarda eğitimi, üretimle ilişkilendirdik ve onun en son halkası olarak istihdamı dâhil ettik. Üretim kapasitesini sürekli artırdık, artırmak için çırpındık. 2021 yılını 1 milyar 162 milyonla kapattık. Şimdi üretim kapasitesini artırmanın birinci avantajı olarak mesleki eğitimde kalitesi arttı. İkinci en kritik nokta, öğretmen ve öğrencilerimiz üretime yapmış olduğu katkılar ölçüsünde paylarını aldılar." diye konuştu.
Geçen yılki üretimden öğrencilerin 50 milyon, öğretmenlerin ise 110 milyon liraya yakın pay aldıklarını anlatan Bakan Mahmut Özer, "Kovid sürecinde gördük. Eğer siz mesleki eğitim okullarındaki üretim kapasitenizi artırırsanız olağanüstü bir durumda memleketin ve devletin ihtiyacı olan üretime çok rahat bir şekilde adapte edebilirsiniz. Türkiye kendi ihtiyacını karşıladığı gibi çoğu ülkeye maske gönderdi." dedi.
Maskeyle başlayan yolculuğa dezenfektan, tek kullanımlık önlük, tulum, solunum cihazı, video laringoskop cihazı, maske makinesi üretimi eklendiğini, Türkiye'nin her yerinden yiğit insanların başarı hikâyelerinin geldiğini dile getiren Bakan Özer, o süreçte sadece toplumun ihtiyacının giderilmesinin sağlamakla kalınmadığını, aynı zamanda 28 Şubat sürecinin kaybettirdiği özgüvenin de mesleki eğitime kazandırıldığını söyledi.
Dünyayla rekabet kapasitesini artırmak için fikrî mülkiyetin önemine de değinen Özer, bu alanda yapılan çalışmaları şöyle özetledi: "Türkiye Patent ve Marka Kurumu ile iş birliği yaparak okullardaki farkındalığı artırmaya çalıştık ve salgın sürecinde büyük performans gösteren altyapısı güçlü ve yeni ürünleri geliştiren okullarımızı AR-GE merkezine dönüştürerek sürekli desteklemeye devam ettik."
Yıllık 2.9 ürün tescilinden bugün itibarıyla 7 bin 700 ürünün tescilini alan bir Millî Eğitim Bakanlığının var olduğunu vurgulayan Özer, bu ürünlerin ticarileşmesine de büyük önem verdiklerini anlattı.
Özer, "İlk kez 74 ürünün ticarileşmesi sağlanmış oldu. Öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz paten ve markalarını satarak üretim kapasitesine entegre ettiler. Sonra ihracat hamlesi başladı. Düşünün, mesleki eğitimin nereden nereye gittiğinin ve hangi adımlarla bu noktaya geldiğinin hikâyesi... Mesleki eğitim ihracat yapmaya başladı. Kovid-19 salgını sürecinde maske ihraç etmeye başladı. 8'e yakın meslek lisemiz ihracat yaptı; Mersin'de, Trakya'da, Konya'da okullarımız ürünlerini dünyaya gönderdi." ifadelerini kullandı.
En son İstanbul'da bir meslek lisesinin kâğıt havlu makinesi ürettiğini anlatan Özer, mesleki eğitimdeki ikinci kritik aşama olarak nitelediği mesleki eğitim merkezlerine ilişkin de bilgi paylaştı.
Bu merkezlerin mezunlarına lise diploması hakkı getirildiğini, 87 bin olan öğrenci sayısının bu değişiklikle 150 binli rakamlara ulaştığının altını çizen Özer, 25 Aralık 2021 tarihinde 3308 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu'nda yapılan değişikliğin kritik olduğunu anlattı.
Öğrencilerin 9, 10 ve 11. sınıfta okurken asgari ücretin yüzde 30'u oranında, kalfa olan son sınıf öğrencilerinin ise yüzde 50 oranında ücret aldığını belirten Özer, bu ücretlerin tamamının devlet tarafından karşılandığını hatırlattı. Türkiye'de kayıtlı çırak ve kalfa sayısının 593 bine yükseldiğini duyuran Bakan Özer, hedefin 1 milyon olduğunu anımsattı.
Konuşmasında özetlemeye çalıştığı başarı hikâyesinin bir eri olmaktan ve çalışma arkadaşlarıyla bu yolda yürümekten mutluluk duyduğunu belirten Özer, sürece emek veren herkese teşekkür ettiğini belirtti.