Bakan Selçuk, 2023´e Doğru Türk Eğitim Sistemi "Bulma Konferansı"na katıldı
Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, dünya üzerindeki teknolojinin gelişimi ve rekabete dikkati çekerek, "Bizim bir şey yapmanın ötesinde kıyameti koparmamız lazım eğitimde. Bunu gerçekten yapabiliriz. Çok çok farklı bir çağ geliyor. Dijitalin, biyolojik olanın birlikte olduğu bir tekillik çağı geliyor. Bizim bu çağa hazırlanmamız lazım." dedi.
08 Eylül 2018 13:54
2023´e Doğru Türkiye Eğitim Sistemi "Bulma Konferansı"nda Bakan Selçuk, dünyadaki büyük ülkelere ve eğitim reformunda başarılı olan ülkelere bakıldığında büyük liderliklerle eğitim projelerinin başarılı olduğunu anlattı.
Açılışta, yönetmenliğini Semih Kaplanoğlu´nun yaptığı Bal filmindeki Yusuf´un okuldaki öğrenme sahnelerinin yer aldığı bölüm izletilen konferansta Bakan Selçuk, salonda bulunan Kaplanoğlu´na teşekkür ederek konuşmasında Yusuf karakterine atıflarda bulundu.
Kendisinin görevi kabul etmesinin nedeninin Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan´ın liderliği olduğunu ifade eden Selçuk, "Eğer böyle bir liderlik olmasa gerçekten bir bakanın böyle bir işin altından kalkması -kim olursa olsun- çok zor görünüyor. Bir öğretmen lokomotif olmayı kabul ettiğinde bütün öğrenciler arkasından çuf çuf diye vagon olmayı hemen kabul ederler. Bu okul müdürleri için de böyledir, ilçe milli eğitim müdürleri için de söz konusudur." diye konuştu.
Selçuk, liderliğin izinde meseleye sahip çıkılması halinde karamsarlık ve eksikliklere rağmen Türkiye için çok güzel bir ufuk gördüğünü dile getirerek, "Türkiye´nin şimdiye kadar ortaya koyduğu birçok başarıyı eğitimle taçlandırmasının zamanı geldi" dedi.
Bakan Ziya Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu toplantının adına biz ´bulma konferansı´ dedik. Bunu asimetrik bir düşünce ya da farklı bir şey olsun diye yapmadık. Bu toplum Katip Çelebi´den beri, 1610´dan beri arıyor. Artık bulalım. Tanzimattan beri arıyor. Artık bulalım. Bulduğumuz şey aslında aslında olduğumuz şey. Dolayısıyla bulmakla olmak arasındaki ilişkiyi biz kurduğumuzda zaten meselenin çok büyük bir kısmı çözülmüş olacak. Biz bulmak için buradayız ama bir taraftan da ezberi ve taklidi bırakıp tahkike geçmek için de buradayız. Yaptığımız işe bir sual sorduğumuzda, ´yaptığımız iş daha çok taklitle mi, ezberle mi yoksa tahkikle mi ilgili?´ Bunun yanıtı ortaya konduğunda zaten bizim fotoğrafımız da çıkmış olacak."
Salonda çok farklı meslek gruplarından insanların bulunduğunu hatırlatan Selçuk, "Biz biraz araştırma için, sorgulama için, akıl için, kalp için buradayız. İyi ki buradasınız. Eğitim sadece eğitim değildir. Çünkü eğitim antropolojidir, nörobilimdir, biyolojidir, ilahiyattır, felsefedir." dedi.
"Eğitimde kıyameti koparmamız lazım"
Salonda bulunanların iltifata ihtiyacı olmadığını, gruba bir isim verilmesi gerekirse "Bir şey yapma grubu" denileceğini dile getiren Selçuk, şunları kaydetti: "Bizim bir şey yapmamız lazım. Dahi, üstün zekalı insan sayısı bizim ülkemizin nüfusu kadar olan ülkeler var dünyada. Başka bir rekabet var, başka bir anlayış, başka bir yarış, başka bir bilim ve teknoloji var. Bizim bir şey yapmanın ötesinde kıyameti koparmamız lazım eğitimde. Bunu gerçekten yapabiliriz. Çok çok farklı bir çağ geliyor. Dijitalin, biyolojik olanın birlikte olduğu bir tekillik çağı geliyor. Bizim bu çağa hazırlanmamız lazım. Sadece gelecek için değil şimdi için bir şey yapmamız lazım. Eğitim çocukları geleceğe hazırlamak değildir. Eğitim çocukları şimdiye uyandırmaktır. Eğer şimdiye uyanmazsanız gelecek tasavvurunuz olmaz. Bizim şimdiye uyanmamız lazım. Çocukları uyandırmamız lazım."
"Sivri akıllara ihtiyacımız var"
Bakan Selçuk, Türkiye´nin problemlerinin büyük olduğunu bu sebeple sorunların çözümü için "sivri akıllara" ihtiyaç duyduklarını bildirdi. "Ortak akıldan uzaklaşıp ezberleri bozmamız lazım" diyen Selçuk, "20 kişinin 18´inin ortak karar kıldığı bir ortak akıl bizim problemimizin çözümü değildir. Bizim problemimiz öyle devasa ki bizim sivri akıllara ihtiyacımız. Orta akıl ortalama akla götürür ortalama problemler söz konusuysa... Bizim sivri akıllara ihtiyacımız var. Çünkü bizim derdimiz büyük. ´Biz´ olmak istemiyoruz. Eğer ´siz, biz´ derseniz bu zımni olarak ´onlar´ demektir. ´Biz´ diyen birisi varsa ´onlar´ diyordur. ´Biz´ olmayı aşıp hepimiz olmak durumundayız." değerlendirmesini yaptı.
Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, inovasyon peşinde olmadıklarını, yenilenerek dönüşmek istediklerini anlattı. "Yahya Kemal´in deyişiyle ´imtidad´ peşindeyiz. Yani yenilenerek dönüşmek peşindeyiz." ifadelerini kullanan Bakan Selçuk, şöyle devam etti: "Eğer bu konuda biraz mesafe alabilirsek -ki almalıyız- bizim yeni çekirdeklere, tohumlara ihtiyacımız var. Tabiatın bir kaidesi vardır. Herhangi bir bitkinin yeni bir filiz verebilmesi için tohumunun çürümesi lazım toprakta, dağılması lazım. Çünkü yeni filiz zaten tohumu getirecek size. Bin senedir duran bir tohumu muhafaza etmenin bir alemi yok. Onun toprakta dağılması gerekiyor ve yeni filiz verip, yeni bir medeniyet çekirdeğinin müjdesini taşıması gerekiyor. Biz hala kısırlaşmış bir tohumu muhafaza etmeye çalıştığımızda, muhafaza ettiğimiz şeyin bizi zehirlediğini farkederiz."
Dışarıdan propagandist şekilde çocuklara verilen, hayattan uzak, bayat müfredatların sorgulanması gerektiğini, bunlar için görevde olduklarını diye getiren Selçuk, eğitim ve zorunlu kelimesini yan yana getirenlere ´durun´ demek için burada olduklarını vurguladı.
"Yağmur ´size su var, size yok´ demez"
Bakan Selçuk, şunları söyledi: "Eğitimi endüstrinin ihtiyacıyla sınırlayanlara ´lütfen gökyüzüne bakın´ demek için buradayız. Milyarlarca yıldır her gün doğan ama asla bıktırmayan güneşi anlamak için buradayız. Güneş olmak için buradayız. Yağmur olmak için buradayız. Çünkü güneş hiçbir nebatı, otu, kurdu, kuşu, çocuğu, evlatlarımızın hiçbirisini ayırmadan hepsini ısıtır. Biz yağmur olmak zorundayız. Yağmur ´size su var size yok´ demez. Ne varsa herkese dağıtır. Böyle olduğumuzda mutlak surette hakikat kelimesini kullanmanın iznine de erişmiş oluruz. Eğer bunu yapabileceksek artı ya da eksi olmak için burada değiliz biz. Biz artı ve eksinin çarpışması sonucu ortaya çıkan enerji için buradayız. Kutupsuz sevgi için buradayız. Artı eksi için burada değiliz. Koşulsuz sevgi için buradayız. Bizim bilimle, aklı, gönlü, kokteyl yapmaya ihtiyacımız var. Bizim çift kanatlı olmaya ihtiyacımız var. Evrensel anlayışın yerel temsili için düşünmeye ihtiyacımız var. Bu nedenle ´yerli düşün küresel davran´ demek durumundayız. ´Küresel düşün yerel davran´ dediğimizde bunun farkını ortaya koyma ihtiyacımız var. Bizim kavramlarımızı yıkamaya ihtiyacımız var. Karnından doğdukları medeniyetin sesini soluğunu taşıyan kavramları yeniden sorgulama ihtiyacımız var."
"Teneffüs" kelimesi üzerinde duran Selçuk, "Bir dalgıç denizin dibine girmiştir, sünger toplamak için teçhizatı da yoktur ve aşağıda o kadar bunalır ki birden yukarı çıkıp teneffüs alır. Ders nedir ki çıkıp da teneffüs alma ihtiyacı doğuran bir şeydir. Bu teneffüse teneffüs diyen ne kadar zeki bir adammış. İçeride yapılanın farkındaymış. Neden Türkiye´de sınıfların kapılarının iç tarafının boyası aşırı derecede silinmiş ya da kapı kırılmıştır iç tarafı ama kapıların dış tarafında hiçbir bozulma yoktur. Çünkü çocukların sınıflara giriş hızıyla sınıftan çıkış hızları arasındaki fark inanılmazdır." değerlendirmesini yaptı
"Deli gömleklerimizi yakalım"
Bütün bu kelimeleri düşünürken ve üzerinde çalışırken gerçekçi bir amaç ve sağlam bir metot ortaya koyulması gerektiğini belirterek, bunu sağlamak için yeterli kudret, irade ve bilimin bulunduğunu söyleyen Selçuk, konuşmasını şöyle tamamladı: "Bunun için inanın kudret var, irade var ve şimdi bilim var. Bilim olmadan bu ikisi bir işe yaramaz. Yani kudret ve irade ikilemesi bir işe yaramaz. Eğer bilim varsa işe yarar. Gelin hep beraber bu ülkeyi aklın, bilimin, gönlün merkezi yapalım ve medeniyete yeni bir filiz için muhafaza ettiklerimizin zehrini akıtalım. Çocuğumuzu sevdiğimiz kadar çocuk kavramını da sevelim. Öğretmenlere sahip çıkalım ki çocuklar onların vesilesiyle özgür akla koşsunlar. Hepimiz deli gömleklerimizi yakalım gitsin. Cemil Meriç´in ruhu şad olsun. Biz evrensel doğayla uyumlu güçlü bir felsefeye sahip gerçekçi bir amaca sahip sağlam bir metoda sahip bir paradigmayı konuşalım ve bu bizim dünyaya hediyemiz olsun, niye olmasın ki? Yusuflara el verelim. Şimdi ve gelecek hikayesini konuşalım. Şimdiye kadar başardıklarımızı Türkiye olarak eğitimle taçlandıralım."
Toplumun farklı kesimlerinden ve uzmanlık alanlarından temsilcilerin buluştuğu konferansa, bilimden sanata, hukuktan medyaya, spordan iş dünyasına, sendikalardan düşünce kuruluşlarına kadar 21 farklı alandan 100’ün üzerinde eğitim gönüllüsü katıldı.
Açılış konuşmasının ardından katılımcılar farklı salonlarda akşam saatlerine kadar sürecek çalışma gruplarına ayrıldı.